DOĞADAKİ HAREKET
Doğa, bize nasıl hareket etmemiz gerektiğini gösterir, çünkü orada herşey hareket eder... Eğer doğada karşılaştığınız bu naturel hareketleri yakından incelerseniz, kendiniz için de bir şeyler bulabilirsiniz.
Büyük yaban kedilerinin hareket ve dinamizm ile dinlenme ve rahatlama arasında değişen hareketlerini gözlemlediğiniz takdirde, doğada nadiren başka bir canlının bu şekilde davranabildiğinin farkına varırsınız.
Biz, doğanın bu ikna edici gücü ile bir anlaşmaya varmak ve bu doğal akışın önemli bir bölümünü günlük iş hayatımıza taşımak istiyoruz. İleriki bölümlerde, düz sırttan (lordosis), yaslanmış sırta (kyphosis) olan mükemmel geçişlerin ne kadar önemli bir rol oynadığını sizlere açıklayacağız.
Biz, doğal hareketin hak ettiği yere tekrar gelmesine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Aktivite ve konforun birleşmesiyle ortaya çıkan ve adına "Active Comfort" dediğimiz kavramın ne olduğunu merak mı ediyorsunuz?
O zaman lütfen okumaya devam edin...
İNSANOĞLU OTURMAK İÇİN Mİ DOĞMUŞTUR ?
BÜRO KOLTUKLARI DOĞAL OTURMA HAREKETİNİ DESTEKLİYOR MU ?
Her 100 zorunlu sigortalı üyenin hastalıkla geçen günleri (Kaynak : Sanayi Sağlık Sigortası hastalık istatistikleri)
Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde, 1980 ve 1998 yılları arasında iskelet, kas ve lif hastalıkları önemli bir şekilde artış göstermiştir. Aynı dönemde, diğer hastalıklardan dolayı işe olan devamsızlıklar, tıbbi gelişmeler doğrultusunda azaltılabilmiştir. (Grafiğe bakınız).
SAĞLIKLI MI?
Masa başında çalışanların oturarak geçirdiği zamanın uzunluğu, hastalıktan kaynaklanan devamsızlıklara neden olan temel sorunlardan birisidir.
Oturmak kendi içinde doğal olduğu için, işe olan devamsızlıkların nedeni, çoğunlukla oturuşun kendisinde değil, yaygın ve hatalı oturma biçimlerinde aranmalıdır.
Bu da bir dönem oturma alanında herhangi bir gelişme kaydedilmediğini açıkça göstermektedir.
MOTION NEEDS FREEDOM
"Dik otur !" Eminiz ki, bu cümleyi yeterince sık duymuşsunuzdur. Ofis koltuklarıda bu cümle doğrultusunda tasarlanmış, vücudun dik tutulmasını sağlamak için düşünülmüş tek kesin biçim olarak karşımıza çıkmıştır... Ta ki ergonomistler, bundan onlarca yıl öncesinde ilk kez otururken hareketi yararlı olarak tanımlayana kadar...
Bununla beraber doğal oturma şekli, ilk başta dikkat çeken bir unsur değildi. Her ne kadar ilerleme kaydedilmiş ve hareket edebilen koltuklar yapılmış olsa da, insanoğlunun doğal hareket süreci, henüz ofis koltuğu ile bir bütünlük oluşturamamıştır.
Rahat oturmak isteyen herhangi bir kişi oturma işlevini ve sırtının şeklini değiştirecektir! Ancak şimdiye kadar bu rahat hareket etme süreci desteklenmemiş, tam tersine kısıtlanmıştır; çünkü alışılagelmiş ofis koltukları, otururken sırt hareketine izin vermeyen bir felsefenin ardından gitmekteydiler. Bu düşünce tarzı, ayakta kalmanın omurga için oturmaktan daha iyi olduğu varsayımından ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, oturmanın gerekli olduğu zamanlarda, en azından dik oturulması gerektiğine inanılırdı.
OMURGANIN DOĞAL HAREKETLERİ
Oturmak aslında oldukça basit bir harekettir; tıpkı koşmak, ayakta durmak ya da uzanmak gibi... Oturma eylemini düşünmek bile insanlara anlamsız gelebilir; çünkü biz doğal yapımızın öngördüğü şekilde hareket eder ve otururuz. Doğal oturma, iyi oturmadır.
Esasen bu durum kulağa, gerçek hayatta uygulanışından daha kolay gelmektedir. çünkü gelişen uygarlık bizi kalıplara sokmuştur ve tavsiye edilen oturma pozisyonu sadece "dik" oturmaktır. Bu nedenle oturma pozisyonlarındaki her doğal hareket zamanla kaybolmuştur.
MOTION
Doğal dürtülere uymaktan başka ne yapılabilir ki?
Omurgaya hareket sağlayacak değişik oturma pozisyonları, sağlıklı kalabilmek için gereklidir. özellikle de her gün ofiste oturduğumuz sürece. Ama doğal oturma biçimi, sadece kullanıcısını belli kalıplara sokmayan koltuklar ile sağlanabilir. Ancak günümüz gerçeği; ne yazık ki, ofis koltuklarının doğal hareketlerimize izin vermeyip bizi kalıplara sokmaya çalışmalarıdır.
Koltukların alışılagelmiş mekanizmalarına ve biçimine, insanlar boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Koltuk hareketi yönetir, kişi de bu hareketi takip eder. Aslında, bunun tam tersi olmalıdır.
Oturduğumuz süre içerisinde ne kadar sıklıkta kendimizi, koltuk arkalığına karşı koyarken buluruz? Kuvvet, karşı kuvvet ile karşı karşıya...
Ne kadar sıklıkta arkamıza yaslanır ve kaskatı lordosis (düz sırt) desteğini sırttaki rahatsız edici ağırlık olarak hissederiz?
Çalışırken ne kadar sıklıkta hem hareket etmek ve hem de arkamıza yaslanmak isteriz ama bunu yapamayız? çünkü o zaman masadaki çalışma alanımız ile olan teması kaybetmiş oluruz.
Ne kadar sıklıkta dinlenmek için arkamıza yaslanır, ama karşımızda oturan kişiyi yine de görebilmek için başımızı öne doğru rahatsız edici bir şekilde eğmek zorunda kalırız?
Bu sağlıklı mıdır? Konforlu mudur?